A Harfi Ansiklopedi Nedir?

AKTİF

Hareketli ve enerji dolu, faal.

Güçlü ve etkisi olan, yapıcı.

Aktif rol oynamak; (bir işte) birinci planda yer almak, tesirli olmak.

Aktif, Osmanlıcada malum ile karşılanan kelime bugün etken olarak kullanılıyor.

Aktif, çene kemiklerinin gelişmesini ve bu suretle, dişlerin normal dayanaklarda tam yerlerini almasını sağlayan ortodonti cihazı.

Aktif metot, öğrencilerin derse katılmasına ve şahsi teşebbüsüne dayanan öğretim metotları (Bk. ÖGRETİM).

Aktif yetiştirme, bu sistemde, öğretmen öne sürülen tezin fayda ve sakıncalarını ortaya çıkarmak için öğrenciler arasında tartışma açar.( Bu usulün etkinliği çok büyüktür, çünkü öğrenci çeşitli fikirler arasında kıyaslama imkanını elde eder ve kendi kendisine vardığı sonucu iyice benimser. Öğretimde çok sık uygulanan bu metottan, ikinci Dünya savaşından bu yana, özellikle sanayi alanında yaşlı işçilerin eğitimi için faydalanılmaktadır.)

Aktif akım (veya yerinde olmayarak watt’lı akım da denir), kendisini meydana getiren gerilim ile aynı faz’da olan alternatif akım.

Aktif güç, alternatif akım geçiren bir devrede ortalama güç (Sinüsoidal rejimde, aktif güç, etkin gerilimin veya etkin e.m.k. nin kendisiyle aynı faz’da olan akımın bileşeni ile çarpımına eşittir).

Aktifleştirici, bir maddenin gazışını arttırmak etkisi gösteren yabancı cisim veya atom.

Aktif, bir ortama radyoaktif özellikler geçirme eylemi.

Aktiflikten çıkarma, bir cismi, içinde bulunan radyoaktif elemanlardan ayırma.

Aktifleşebilir, radyoaktif hale gelebilir.

Aktif, kataliz işleminin yapılmasına özel bir şekilde elverişli bazı metaller için kullanılır. (Süngersi demir, indirgenmiş nikel, platin veya paladyum köpüğü vb.)

Aktifleştirici, bir katalizöre genellikle az miktarda karıştırılarak, bu katalizörün aktifliğini arttıran madde. (Eşanl. PROMOTÖR.)

Aktifleştirilmiş, reaksiyonlara daha kolay katılması sağlanmış bir atom veya molekül için kullanılır.

Aktif, bazı cevherlerin yüzdürülmesini kolaylaştırmak için öze katılan kimya maddesi. (Çok kullanılan bir aktif çeşidi sülfürlü cevherlerin köpüklerde yüzeye çıkmasını kolaylaştıran bakır sülfattır.)

Aktif, bir malvarlığının veya bir hukuki bütünlüğün parçalarını teşkil ede ve değerlendirilmesi mümkün bulunan mallar ve hakların tamamı.

Mirasın, iflasın aktifi, (Aktif, mamelek veya hukuki bütüne yüklenen borçlara zıttır.)

Aktif borçlar, pasif borçlara karşılık, alacaklı olunan miktarlar.

Aktif hesap, bir işletmenin bünyesinde belli bir maksadın husule gelmesi için faaliyet ve hareketlere mevzu ulan veya bizzat faaliyet ve hareketleri meydana getiren değerlerin kaydedildikleri hesap.

Gerçek aktif, muaccel pasif üzerinden cari rayice göre yeniden değerlendirilmiş aktif fazlası (Bk. BİLANÇO). İtibari aktif, bilançonun aktif kısmına sokulan, değersiz veya fazla değerlendirilmiş hak veya malların bütünü. Net aktif, teşebbüsün kendi sermayesinin azalmış pasifinden arta kalan ve muhasebe hesaplarından çıkan aktif fazlası.

Aktif, Heymans ve Wiersma’nın karakterolojisinde, güttüğü amaca uygun olarak bir nesne üzerinde etki yapan kimseye denir. (Aktif, bu karakterolojide, aktif olmayanın karşıtıdır. Aktif olmayan, engel karşısında cesareti kırılan, durgunluktan kurtulması ancak kendini zorlamasına bağlı olan kimsedir.)

Aktifleştirici, kauçuğun veya benzer elastomerlerin kükürtle işlenmesini hızlandırabilen, hızlandırıcıları daha etkili hale getirilebilen veya bazı karışım unsurlarının aksi etkilerini giderebilen madde. En çok kullanılan aktifleştiriciler çinko oksit kurşun oksit ve magnezyum oksittir.

Yorum Ekle

Click here to post a comment